Son dönemin en çok konuşulan ve büyük tepki çeken cinayetlerinden biri olan Erva cinayetinde, katil zanlısının cezası açıklandı. Duygusal bir travma yaratan bu olay, toplumun vicdanında derin izler bıraktı. Erva, yalnızca 21 yaşında; hayat dolu bir genç kızdı. Eğitimi ve hayalleri olan bir birey olarak, yaşamına son veren bu korkunç olay, birçok insanı derinden etkiledi. Adaletin yerini bulup bulmadığı ise hâlâ tartışma konusu.
Erva'nın cinayeti, geçtiğimiz yıl şehirde korkunç bir olay olarak kayıtlara geçti. Genç kız, arkadaşları ile geçirdiği bir akşam sonrasında eve dönerken kayboldu. Erva'nın ailesi, kızlarının kaybolduğundan endişelenerek hemen polise başvurdu. Yapılan araştırmalar, genç kızın en son bir tanıdığı ile görüştüğünü ortaya çıkardı. Ancak bu kişi, kısa süre içinde şüpheli olarak gözaltına alındı. Olayın detayları, zanlının ifadesiyle birlikte ortaya çıkmaya başladı. Zanlı, Erva'yı bir tartışma sonucunda göğüs ve boğazından bıçakla yaraladığını, ardından cesedini parçalayarak gömüldüğü yere taşıdığını itiraf etti.
Olayın ardından başlatılan yargılama süreci, toplumun büyük ilgisini çekti. Gözler mahkeme salonlarına çevrilmişti. Erva'nın ailesi zorlu bir süreçten geçerek adaletin tecelli etmesini bekliyordu. Duruşmalar boyunca, genç kızın yaşamı, hayalleri ve ailesine olan bağlılığı sık sık gündeme getirildi ve olan bitenlerden toplumsal tepki büyüdü. Nihayetinde, mahkeme, katil zanlısına müebbet hapis cezası verdi. Ancak bu cezanın, yaşananların karşısında ne kadar yeterli olduğu sorusu hâlâ havada kalıyor. Sosyal medyada büyük yankı uyandıran bu olay, ’Adalet yerini buldu mu?’ sorusunu yeniden sorgulatıyor.
Bu tür olayların önlenmesi ve toplumda daha fazla bilinç yaratılması için kamuoyunun da görüşlerine başvurulması gerekir. Özellikle gençler arasında yaşanan şiddet eğilimleri ve kadın cinayetleri hakkında daha detaylı araştırmaların yapılması, genç nesillerin geleceği için oldukça önemlidir. Eğitim ve bilinçlendirme programları, bu tür trajik olayların önüne geçilmesine vesile olabilir. Ancak, adaletin sağlanması ve bu tür suçların faillerinin gereken cezayı alması, toplumun güvenliği açısından kritik bir öneme sahiptir.
Erva'nın geçirdiği bu zor günler ve katledilmesi, yalnızca kendisi için değil, aynı zamanda toplum için bir ders olmayı da sürdürüyor. İşte bu yüzden adaletin sağlanması, yalnızca bir ceza davasının sonlanması değil; toplumun dayanışma içinde hareket etmesi, gelecek nesillere daha güvenli bir ortam sunabilmesi için de bir gerekliliktir. Bu bağlamda, Erva'nın adının unutulması yerine, bu tür olayların önlenmesi için bir sembol haline gelmesi, hepimizin ortak sorumluluğudur.