İran, uzun süredir sancılı bir ekonomik süreçten geçiyor ve bu süreç son günlerde daha da derinleşti. Ülkenin para birimi riyal, son birkaç haftada rekor düşük seviyelere gerileyerek halkın alım gücünü ciddi şekilde etkiledi. Tahran sokakları, riyalin değer kaybına karşı duyulan öfke ve hayal kırıklığıyla çalkalanırken, vatandaşlar işsizlik ve enflasyon gibi problemlere karşı seslerini yükseltmeye başladı. Bu makalede, İran riyalindeki bu tarihi çöküşün nedenlerini, etkilerini ve Tahran'daki halk hareketlerini derinlemesine inceleyeceğiz.
İran riyalinin ani çöküşü, birçok faktörden kaynaklanıyor. Bunlardan biri, hem iç hem de dış politika nedeniyle uygulanan ağır yaptırımlar. 2015 yılında gerçekleşen nükleer anlaşmanın askıya alınması ve ardından ABD’nin tek taraflı olarak bu anlaşmadan çekilmesi, İran ekonomisini derinden sarstı. Ayrıca, ülkedeki siyasi istikrarsızlık ve yolsuzluk iddiaları, yatırımcı güvenini sarstı. Her geçen gün artan enflasyon oranları, halkın tasarruflarını hızla eritmekte ve bu durum, riyalin değer kaybını hızlandırmakta. Yüksek enflasyon, temel gıda maddeleri ve günlük ihtiyaçların fiyatlarını artırarak halkın yaşam standardını ciddi şekilde düşürüyor.
Riyalin değer kaybı, Tahran’ın merkezinde ve diğer büyük şehirlerde geniş çaplı protestolara yol açtı. Gençler, işçiler ve çeşitli meslek gruplarından temsilcilerin yer aldığı kalabalık gruplar, hükümetin ekonomik politikalarını ve yönetimini protesto etmek üzere sokaklara döküldü. Protestolar, sadece ekonomik kaygılarla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda toplumsal sorunları da ön plana çıkardı. Genç nüfusun işsizlik oranlarının yüksek olması, birçok gencin terkedilmişliği hissetmesine neden oldu. Bu protestolarda, “Hükümet istifa!” ve “Yaşamak istiyoruz!” gibi sloganlar öne çıktı. Üzerinde durulan bir diğer önemli nokta ise, halkın sosyal haklarının ihlal edildiği kaygısıydı. İlerleyen günlerde, protestoların yaygınlaşmasıyla birlikte, hükümet yetkililerinin bu duruma yanıt vermesi gerektiği yönünde çağrılar artmaktadır.
Sonuç olarak, İran riyalindeki tarihi çöküş, halkın ekonomide yaşadığı zorlukların bir yansıması olarak öne çıkmakta. Yönetimin alacağı önlemlerin ve reformların, sosyal huzursuzluğu nasıl etkileyeceği ise belirsizliğini koruyor. Ekonomik istikrarın sağlanması için acil reformlar gerekmekte ve halk, daha iyi bir yaşam standardı için mücadele vermekte.