İran'da yaşanan bir cinayet davası, hem ülke hem de dünya genelinde büyük yankı uyandırdı. "Kara Dul" olarak anılan bu kadın, tam 11 eşini öldürmesiyle gündem oldu. Peki, bu trajik olayların arkasında yatan sebepler nelerdi? Adalet sistemi nasıl bir tepki verdi? İşte detaylar...
Olay, İran'ın kuzeyinde bulunan bir köyde başladı. 35 yaşındaki Gholam Khorasani, mahkeme önünde "Kara Dul" olarak bilinen Mahrang Yazdani’nin hikayesini anlatırken, gözler bu sıradışı kadına çevrildi. İlk eşiyle çıktığı evlilik, genç yaşta başladığı bir hayatta çalkantılı bir dönemin başlangıcını işaret etti. Eşinin ölümünden sonra, Martha aynı hikaye ile diğer eşleriyle yola devam etti. Eşlerinin ölümü, bir kaza mı yoksa hepsi için bir plan mıydı? Mahrang, bu soruya "hepsi de sıklıkla düşmanı tarafından tehdit edilmekteydi" diyerek yanıtladı. Her bir eşin ölümünün ardından Mahrang, ailesinin maddi ve manevi yükünü üstlendiğini belirtirken, "bu zor günlerde onlara yardımcı olmak için elimden geleni yaptım" dedi.
Buna rağmen, Mahrang'ın katliamları hakkında bir gerçek var: Her bir öldürmenin ardında gizemli bir motivasyon yatıyor. Aile üyeleri, Mahrang’ın yaşadığı trajedilerin sıradan olduğunu, kimsenin inceden inceye düşünmeden nasıl bir adım atılabileceğini anlamadıklarını belirttiler. Hatta bazıları, onun yıllarca süren hoyratlıkları sonucunda kendi başına yıkıcı bir radikal fırtına konumuna geldiğini ifade etti. “Onun için güçlü olmayan bir kadın olmak çok zor, belki de bu yüzden hepsinden kurtuldu” diyen komşuları, Mahrang’ın yaşadığı büyük travmanın onun aklını nasıl sarstığını çok iyi biliyorlardı.
Mahrang Yazdani’nin cinayetleri, yerel halkın ve medyanın dikkatini oldukça fazla çekti. Ülkedeki kadın cinayetlerinin artışı üzerine birçok feminist grup, Mahrang'ın olayına farklı bir perspektiften yaklaşarak toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki eksiklikleri dile getirmeye çalıştı. "Kara Dul"un bu eylemlerinin ardında yatan toplumsal yapıyı anlamak, cinayetlerin artışının önüne geçmek için bir adım olarak değerlendirildi. Mahrang, "Benim hikayem, Türkiye ve İran'daki tüm kadınların hikayesi" değerlendirmesini yaptı.
Kamuoyunda bu cinayetlerin nasıl olabileceğine dair farklı teoriler öne sürüldü. Bazı gruplar, Mahrang'ın kariyerine son vermesinin onun katledilen eşlerinde büyük bir etkisi olduğu görüşündeyken, bazıları ise koca eşitliği ve diğer sosyal baskıların Mahrang'ı çıldırttığını savundu. Mahrang’ın hikayesi, en nihayetinde toplumun kadını nasıl gördüğünü ve yaşanan ekonomik zorlukların bireylerin hayatına olan etkisini bir kez daha gözler önüne serdi.
Bu olay üzerine Türkiye ve diğer Orta Doğu ülkelerinde düzenlenen çeşitli seminerlerde kadın şiddetinin son bulması ve toplumsal cinsiyet eşitliği konuları masaya yatırıldı. Kış aylarının getirdiği zorluklar ve Avrupa'dan gelen cinsiyet eşitliği baskısı üzerine birçok etkinlik gerçekleştirilerek toplumsal duyarlılığı artırmaya yönelik çabalar sergilendi.
Öte yandan, İranlı kadınların durumunu daha iyi anlamak için ailelerin pek çok konusunda eğitimde revizyonlara gidilmesi gerektiği, mutlaka kadınların güçlenmesi ve toplumda daha etkili roller üstlenmesi gerektiği de dile getirildi. Mahrang Yazdani’nin cinayet serisinin sadece bireysel bir travma değil, aynı zamanda içsel bir mücadele olduğunu vurgulayanlar, şu soruyu soruyor: "Mahrang, kaç kadının hikayesini canlandırdı?”
Sonuç olarak, "Kara Dul" olarak bilinen Mahrang Yazdani'nin hikayesi, sadece bir cinayet davası değil, aynı zamanda kadınların toplumda karşılaştıkları zorluklar ve cinsiyet eşitliği konusunda önemli bir çağrıdır. Bu olay, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konularında daha fazla farkındalık ve mücadele edilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Her ne kadar Mahrang’ın eylemleri lanetlense de, onun yaşadığı travmanın neden olduğu durum, toplumun ne kadar kırılgan bir yapıya sahip olduğunu gözler önüne seriyor.