Son yıllarda teknoloji ve sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte, bireylerin telefon alışkanlıkları üzerinde yapılan araştırmalar da hız kazanmıştır. Psikologlar, bu araştırmalar neticesinde, narsisizmin bir işareti olarak telefon bağımlılığını tanımlamışlardır. Bu durum, sosyal medya platformlarının getirdiği etkileşim ve görünürlük üzerinden bireylerin kendilerini değerlendirme biçimlerini değiştirdiği fikrini desteklemektedir. İnsanların sürekli çevrimiçi olma isteği, toplumsal normları etkilemekte ve bireylerin özsaygılarını derinden etkilemektedir. Peki, telefon alışkanlıkları gerçekten de narsisizm belirtileri taşıyor mu? Nasıl bir etkileşim söz konusu? İşte tüm bu soruların yanıtları ve her bireyin kendisine dönüp bir kez daha sorgulaması gereken önemli noktalar.
Psikologların yürüttüğü çalışmalara göre, narsistik kişilik özellikleri gösteren bireyler, telefonlarını daha fazla kullanma eğilimindedir. Bu bireyler, sosyal medya üzerinden sunulan etkileşimlerin ve beğenilerin, kendi değerlerini ve varlıklarını pekiştirdiğine inanmakta. Bu durum, kişilerin kendilerini daha önemli, daha merkezi figürler olarak görmelerine yol açmakta. Sürekli çevrimiçi olma isteği, narsisist kişilik özellikleri taşıyan bireylerin, kendilerini başkalarıyla kıyaslama, onlarla etkileşim kurma ve kendilerini gösterme biçimidir. Narsisistler, başkalarının kendileri hakkında ne düşündüğüne aşırı önem vererek, bu düşünceleri içselleştirirler. Bu nedenle, telefon ve sosyal medya kullanımı, narsistik eğilimlerin beslenmesine olanak tanır.
Sosyal medya platformları, bireylerin kendilerini ifade etmeleri için geniş bir alan sunar. Instagram, Facebook, TikTok gibi platformlar, kullanıcıların anlık içerik paylaşmalarını ve anlık geri dönüşler almalarını sağlar. Narsisist bireyler, bu tür platformlarda daha fazla zaman harcayarak, daha fazla etkileşim elde etme çabasına girerler. Sürekli beğeni ve yorum arayışı, kendilik algısını desteklerken, kişiyi sürekli bir kaygı içerisine sokmaktadır. Bu durum, aynı zamanda ruhsal sağlığı olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Çünkü sürekli etkileşim içinde olmak, kişilerin sosyal kaygılar yaşamasına ve gerçek hayattaki ilişkilerinde sorunlar yaşamalarına yol açabilir.
Bireylerin telefon bağımlılığı düzeyi, narsistik özelliklerin güçlendirilmesini sağlarken, bu durumun sosyal hayatta nasıl tezahür ettiğine de dikkat etmek gerekir. Arkadaşlık ilişkileri, bireyler arasında değerlendirilme ve karşılaştırma unsurları ile şekillenir. Narsist bireyler, kendilerine yönelik olumlu geri bildirim almadıklarında sıkıntı yaşayabilmektedirler. Bu tür duygusal dalgalanmalar, bireyin telefonuyla girdiği etkileşimlerin sonucunda oluşmakta; sosyal medya üzerinden olumlu geri dönüşler, onların ruh hallerini doğrudan etkilemektedir.
Narsisizmin telefon bağımlılığı ile olan ilişkisinin daha iyi anlaşılması, bireylerin kendilerini değerlendirmeye alması açısından büyük önem taşımaktadır. Tükenmişlik, kaygı ve yalnızlık hissi, günlük yaşamda sık karşılaşılan durumlar haline gelmiştir. Bu tür sorunlarla başa çıkmak için, bireylerin dijital detoks süreçleri uygulamaları önerilir. En basitinden, belirli sürelerle telefon kullanmaktan uzak kalmak, sosyal medya hesaplarını geçici olarak kapatmak veya sosyal medya etkileşimlerini azaltmak, bireylerin davranışsal ve ruhsal yapıları üzerinde olumlu etkiler yaratabilir.
Sonuç olarak, narsisizmin dijital çağda kendini nasıl gösterdiği, bireyler açısından daha yakından incelenmesi gereken bir konudur. Psikologlar, bu tür davranışları analiz ederken, çağın getirdiği zorluklara da dikkat çekmektedirler. Telefon alışkanlıklarımızı gözlemlemek, duygusal ve sosyal sağlığımızı korumak adına son derece önemlidir. Narsisizmin yeni belirtileri olarak ortaya çıkan telefon bağımlılığını anlamak, bireylerin öz farkındalıklarını artırmalarına ve toplumsal ilişkilerini güçlendirmelerine olanak tanıyacaktır.