Son zamanlarda medyumluk kavramı, birçok kişi için bir inanç ve umuda dönüşmüş durumda. Ancak, maalesef bu alan bazı dolandırıcıların gözdesi haline gelmiş durumda. "Üzerinde büyü var!" söylemiyle insanların kapısını çalan sahte medyumlar, kurbanlarını acımasızca sömürüyor. Bu yazımızda, sahte medyumların doğruluğu sorgulanan uygulamaları, dolandırıcılık yöntemleri ve mağdurların yaşadığı trajediler üzerine dikkat çekeceğiz. Dolandırıcılıkla mücadele eden yasal süreçler ve bu tür durumlarda ne yapmak gerektiğine dair öneriler de haberimizde yer alacak.
Her yaştan ve sosyoekonomik durumdan insan, sahte medyumların hedefi haline gelebiliyor. Özellikle yalnızlık, kaybettiği bir sevdiği veya geleceğe dair belirsizlik yaşayan bireyler, bu tür dolandırıcılıkların daha fazla kurbanı oluyor. Medyum, kişinin ruh hali ve sorunları hakkında sahte bir empati kurarak, ona "yaşamını düzeltme" vaadiyle yaklaşır. Genellikle başlangıçta masum görünen sorular sorarak, kişiye özel sorunlarının olduğuna dair hissettirir ve daha sonra "büyü" ya da "muska" satışı ile işine devam eder. Dolayısıyla, dikkatli olunmadığı takdirde, kurbanlar bir anda kendilerini büyük miktarda paralar harcarken buluyor.
Sahte medyumlar, dolandırıcılıklarını gerçekleştirmek için çeşitli yöntemler kullanıyor. İşte en sık rastlanan teknikler:
Bütün bunların yanı sıra, bazı sahte medyumlar, kurbanlarını çevrelerinden izole ederek daha da etkili hale gelir. Ailelerinin ve arkadaşlarının doğru uyarılarını göz ardı ettirerek, dolandırıcılara daha da bağımlı hale getirirler. Bu noktada, nasıl koruma yapılacağına dair bazı önerilerimiz de bulunmaktadır: İlk olarak, medyum ya da seans düzenleyen kişilerin kimlik ve referanslarını sorgulamak gerekir. İkinci olarak, kurbanlar, hislerine güvenmeli ve herhangi bir şeyin abartıldığını hissettiklerinde mutlaka durup düşünmelidirler. Ek olarak, bu durumu çevresindeki insanlar ile paylaşmaları da oldukça önemlidir.
Unutulmamalıdır ki, sahte medyumlar, yasal olarak yaptıkları dolandırıcılıktan dolayı ceza alabilirler. Ancak, dolandırıcılar sıklıkla kişilerin inançları ve hisleriyle oynayarak, uygun bir yasal süreç başlatılması durumunda bile mağdurların destek almasını zorlaştırabilir. Bu noktada, kullanıcıların ve toplulukların daha fazla farkındalığa sahip olması gerekiyor. Daha fazla insanın bu konuda bilgilendirilmesi, dolandırıcılıkların azalmasına yardımcı olacaktır.
Sonuç olarak, sahte medyumların tehdidi giderek yaygınlaşırken, bireylerin dikkatli olmaları ve bilinçlenmeleri gerekiyor. İnançlarımız çoğu zaman en savunmasız yönlerimizi açığa çıkarabilir. Dolayısıyla, bu yönlerimizi kullanarak bizlere zarar veren kişilere karşı da dikkatli olmalıyız.
Bu tür dolandırıcılıklara maruz kalmamak için yasal mercilere başvurmak, aynı zamanda konuyla ilgili toplumsal farkındalık yaratmak da büyük önem taşımaktadır. Unutmayalım ki, yalnız olmadığımızı bilmek, güvenimizi yeniden tesis etmemiz için göz ardı edemeyeceğimiz bir adım olabilir.