Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’nin nüfusu 2023 yılında 87 milyon 123 bin 622 olarak kaydedildi. Bu rakam, ülkemizin demografik yapısındaki dinamik değişiklikleri gözler önüne sererken, aynı zamanda ekonomik ve sosyal politikaların yeniden değerlendirilmesi gerektiğini de ortaya koyuyor. Artan nüfus, doğrudan yaşam standartlarını, istihdama olan talebi ve sosyal hizmetlerin dağıtımını etkileyecek. Ülkemizdeki nüfus artışı, genç nüfusun yüksekliği ve göçmen alımı gibi etkenlerle şekilleniyor.
Türkiye’deki nüfus artışını etkileyen temel etkenlerden biri, genç doğurgan nüfus yapısıdır. Ülkemizde, özellikle kırsal alanlarda yaşamaya devam eden ailelerin, geleneksel değerlere bağlı kalması ve çocuk sahibi olma konusundaki düşünceleri, doğum oranlarını artırıyor. Ayrıca, son yıllarda artan göçmen akınları da nüfus artışını tetikleyen bir başka önemli unsurdur. Suriye’den gelen göçmenler, eğitim ve sağlık gibi alanlarda nüfus dinamiklerini ciddi şekilde etkilemektedir. Türkiye, özellikle Avrupa ile Orta Doğu arasında bir köprü rolü üstlenirken, göçmen alımıyla sosyal ve ekonomik dengeleri de yeniden şekillendiriyor.
Nüfus artışı, sadece sayılardan ibaret değil, aynı zamanda ekonominin birçok alanında etkisini hissettiren bir faktördür. İlk olarak, istihdam konusu ön plana çıkmaktadır. Artan nüfus, iş gücü piyasasında rekabeti artırmakta ve genç nüfusun ekonomiye katılımı gereken alanlarda yeni fırsatlar yaratmaktadır. Ancak bu durum, eğitim, sağlık ve altyapı gibi sosyal hizmetlerin arttırılması ihtiyacını da beraberinde getirmektedir. Devlet, bu durumun üstesinden gelmek için eğitim sistemini güncelleyerek, iş gücü talebine yönelik meslek okulları ve kurslar açma yoluna gitmelidir. Bunun yanı sıra, sosyal hizmetlerin artırılması ve kalitesinin yükseltilmesi de büyük önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye’deki nüfus artışı, hem diyagramı değiştiren bir etken hem de gelecekteki ekonomik ve sosyal politikaların oluşturulmasında belirleyici bir rol oynayacaktır. Devlet, bu artışla birlikte ortaya çıkan taleplerin hızla karşılanması için stratejilerini belirlemiş olmalı ve buna göre adım atmalıdır. Aksi takdirde, mevcut sosyal ve ekonomik sistemlerin üzerindeki yük artacak ve bu durum toplumsal sorunlara yol açabilir. Türkiye’nin, demografik yapısını göz önünde bulundurarak, sürdürülebilir bir geleceği inşa etmesi gerekiyor.